Yüksek enflasyon nedeniyle (1) daha fazla (stopaj) vergi ödüyoruz ve (2) reel getiriyi muhtemelen yanlış hesaplıyoruz.
Enflasyonun yükselmesiyle beraber ödediğimiz vergi artıyor, bu da uzun vadeli getirilerimizi negatif yönde etkiliyor. Bu nedenle böyle bir ortamda yatırım araçlarını seçerken vergi koşullarını mutlaka göz önünde bulundurmalıyız.
Yüksek enflasyon ortamında enflasyon kalemleri arasındaki farkın açılması kişilerin yaşadığı enflasyonun açıklanan enflasyondan uzaklaşmasına neden oluyor. Reel getiri genellikle açıklanan enflasyon üzerinden hesaplandığı için satın alma gücümüzdeki değişim hesapladığımızdan çok daha farklı olabilir.
Stopaj ödediğimiz yatırım ürünlerinde enflasyon düzeltmesi yapılmadığı için:
a. Örneğin %10 enflasyon kabaca %1.5 ekstra vergi ödememize neden olur, dolayısıyla vergi-sonrası cebimizde kalan net reel getiri erir.
b. Vergi-öncesi pozitif reel getiriye sahip iken vergi-sonrası negatif reel getiriye düşmemiz mümkündür.
Dolayısıyla enflasyon yükseldikçe vergi-sonrası reel getiri hedefimizi koruyabilmek için stopaj ödediğimiz yatırım ürünlerinde vergi-öncesi daha fazla reel getiri elde etmemiz gerekir:
- Enflasyonun %10 ortamında, vergi-sonrası %1 reel getiri elde etmek için vergi-öncesi elde etmemiz gereken reel getiri %2.7 iken,
- Enflasyon %20’ye yükselirse vergi-sonrası aynı reel getiriye ulaşabilmek için vergi-öncesi yaklaşık %4.2 reel getiri elde etmemiz gerekir.
Yatırımlardan elde ettiğimiz getiriyi TÜİK tarafından açıklanan enflasyon ile karşılaştırır ve satın alma gücümüzdeki değişimi ölçeriz. Diğer yandan gerçekte yaşadığımız "kişiye özel" enflasyon ile açıklanan enflasyon arasında fark olması elbette doğaldır. Ancak farkın büyük olması satın alma gücümüzdeki değişimi yanlış değerlendirmemize neden olur. Ne yazık ki yüksek enflasyon ortamında, kişiye özel enflasyon ile açıklanan enflasyon arasındaki fark (düşük enflasyon ortamına göre) daha büyük olabilir.
Alışık olduğumuz açıklanan enflasyon hesabı tüm ürün/hizmetlerdeki fiyat değişimlerinin bir tür ağırlıklı ortalamasıdır. Elbette bireylerin tüketim alışkanlıkları birbirinden farklı olduğu için “kişiye özel” enflasyon hesaplamak mümkündür (ancak pratik değildir), yapılması gereken her bir kişi için özel bir ağırlıklandırma kullanılmasıdır.
Eğer farklı ürün/hizmetlerdeki fiyat değişimleri birbirine yakın ise kişiye özel ağırlıklandırmanın önemi daha az olur, hangi ağırlıklandırma seçilirse seçilsin enflasyon değeri aşağı yukarı aynı çıkar. Ancak ortalama enflasyon yükseldikçe fiyat değişimlerindeki oranlarının oluşturduğu dağılımın yayılımı (spread) artar. Bu durumda tüm olası ağırlıklandırmaları ele aldığımızda çok farklı sonuçlar ortaya çıkabilir.
Yüksek enflasyon ortamında gerçek satın alma gücümüzün ne kadar değiştiğini ölçmek zorlaşıyor. Bu değeri gerçekten ölçebilsek bile diğer yandan ödediğimiz verginin artıyor olması kazandığımız reel getiriyi düşürmektedir.
miks şirketinde operasyonlardan sorumlu direktör olarak çalışmaktadır. Ana ilgi alanı kompleks planlama problemleri için algoritmik öngörü ve karar verme çözümleri geliştirilmesidir. Çizge kuramı alanındaki doktora çalışmalarını Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde tamamlamıştır.